FIKRALARIM
FEN BİLGİSİ
Babası okuldan dönen oğluna sormuş:
— Bugün okulda ne yaptınız?
— Fen Bilgisi dersinde deney yaptık.
— Peki, yarın ne yapacaksınız?
—Deneyde yıkılan duvarı yapacağız babacığım.
ET
Abisi kardeşine matematik dersi anlatıyordu:
— Bir et parçasını dörde ayırırsam elimde kaç parça et olur?
— Dört.
— Sekize ayırırsam?
— Sekiz.
— Peki, sekiz yüze ayırırsam?
— Onda bilemeyecek ne var, tabiî ki kıyma olur abi…
BENİ BULAMAYACAKSINIZ
Memur, patronuna giderek şöyle der:
— Zam istiyorum efendim… Yoksa peşimde koşuşturan üç şirket var ve yakında beni bulamayacaksınız, bilesiniz.
— Hangi şirketlermiş onlar?
— Hangi şirketler olacak: Elektrik şirketi, doğalgaz şirketi ve su şirketi.
YEMEK
Öğlen saatlerinde yolda iki cimri karşılaşmışlar. Biri diğerine sormuş:
— Merhabalar dostum. Herhâlde yemek yemediniz değil mi?
— Maalesef yedim.
— Tüh!.. Ben de size yemek ikram edecektim.
— Gerçekten yazık oldu. Siz de her halde yemek yediniz değil mi?
— Hayır yemedim.
— Aman ne yazık, ben de size kahve ikram edecektim... Bu durumda sizin aç karnına kahve içmeniz mümkün olmayacak.
SEN EN İYİSİNİN BİLİRSİN
Nasrettin Hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki ceviz ağacının altında dinleneyim demiş. Şöyle bir etrafina bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.
"Ey Allah'ım gücüne sual olmaz amma, incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman agaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş?" deyip uykuya dalmış.
Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş.
Hoca hiddetle uyanmış ellerini açmış:
-Yarabbi sen en iyisini bilirsin. Şimdi o kabak agaçta olsaydı benim halim ne olurdu?
Toyotanın Krikosu Japon' un biri, Rize'de bir kahveye girmis ve herkese kafa tutmuş. |
İki Ciddi Neden
Sabah anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı. "Haydi oğlum, uyan artık. Okula geç kalacaksın..." Oğlu, yarı açık gözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle "fakat anne, bugün okula gitmek istemiyorum" dedi. Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı: "Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım?" dedi. "İki ciddi neden söyle bana..." Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı: "Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, biiir... Tüm öğrenciler de nefret ediyorlar, ikiii... Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?" Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı; "bunlar okula gitmemen için neden olamaz" dedi. "Şimdi hemen kal ve çabuk hazırlan..." Bu kez oğlu iki ciddi neden göstermesini istedi annesinden: "Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne?" dedi. Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı hızla çekti ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni ondan sonra açıkladı: "Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca bir adamsın..." dedi şöyle devam etti: "İkinci ciddi neden ise, sen okulun müdürüsün, oğlum..."
RAHAT OL
Yaşlı adam ameliyat olacakmış. Ameliyatı cerrah olan oğlunun yapması için ısrar etmiş. Çok daha uzman olan doktorlar olduğu halde, bu ısrarının nedenini soranlara ise "Onun bu ameliyatı çok iyi yapmasını sağlayacak formülü biliyorum" diyormuş. Ameliyat günü gelmiş ve ameliyathaneye giderken oğlunu yanına çağırmış ve söyle demiş:
- Oğlum, zor olduğunu biliyorum. Bana bir şey olursa annen içinde sakın üzülme. Zaten gelmeden annenle de konuştuk. Eğer bana bir şey olursa, eşyalarını alıp sizin yanınıza yerleşmesine karar verdik. Seninle ve geliniyle daha mutlu olur. O nedenle rahat ol...
MİNARELER NASIL YAPILIR?
Nasreddin Hoca Konya'ya giderken yolda bir köylüsü ile karşılaşırlar. Bir süre birlikte yol alırlar. Köylü o güne kadar hiç minare görmemiştir. Konya'ya yaklaşırken, minareleri görür ve nasıl yapıldıklarına bir türlü akıl erdiremez.
Herkese bir kusur yakıştıran ya akıl hastası veya kendini beğenmiş bir bencildir. ***